Teknolojinin son sürat ilerlediği bir dönemde, insanlar üstesinden gelemeyecekleri hiç bir sorun olamayacağına inanmaya başlamışlardır. 'Titanic' adlı dev transatlantik ise, insanlığın doğaya karşı gövde gösterisi gibidir. Bu 'Düşler Gemisi' nin yolcuları arasında Avrupa`da bir kaç yıl geçirdikten sonra Amerika`ya dönmekte olan, Jack adlı genç bir ressam ile nişanlısı ve annesiyle Philadelphia`ya giden Rose adlı genç bir kız da vardır. İki genç, şans eseri tanışacak, aralarındaki sınıf farkına aldırmaksızın birbirlerine yakınlaşacaktır.
öncesi yükleniyor...
00:27:31,135
rüyada olmak gibi bir şey.
00:27:33,655
Gerçeklik var, ama mantık yok.
00:27:35,215
- Ressamın adı neymiş? - Picasso gibi bir şeydi.
00:27:38,294
Picasso gibi bir şeymiş. Bu adam hiçbir şey başaramayacak. Bana inan.
00:27:42,374
- Degas'yı yatak odasına koy. - Hiç değilse ucuzdular.
00:27:45,774
Dolaba koy.
00:27:52,334
Cherbourg'da Margaret Brown adında bir kadın gemiye bindi.
00:27:56,814
Hepimiz ona Molly diyorduk.
00:27:58,894
Tarihe Batmayan Molly Brown olarak geçecekti.
00:28:02,054
Bütün gün seni bekleyecek değildim evlat.
00:28:04,694
Taşıyabilirim dersen tut bakalım.
00:28:06,974
Kocası batıda bir yerde altın bulmuştu.
00:28:10,053
Annemin deyimiyle "sonradan görmeydi"."
00:28:14,253
Ertesi gün İrlanda kıyılarından..
devamı yükleniyor...